PALMİYELER ŞEHRİ PALM BEACH
Tebdil-i mekanda ferahlık vardır diye diye ikide bir şehir değiştirir oldum. Üniversite zamanında yılda bir ev değiştirirdim, ondan öncesinde de ailece yılda bir ya da iki habire taşınırdık. Göçebe genleri içime fazlaca işlemiş olacak ki Chicago ve Los Angeles’tan sonra son 6 aydır yeni adresim Palm Beach. Ama Los Angeles’tan koptum sanmayın, kendimi ait hissettiğim tek yer orası zira. Sadece artık iki üssüm var diyelim, ikisinin arasında da iş için bolca NYC ziyareti. Neresi bu Palm Beach?
Kalıplaşmış Florida destinasyonları; Orlando ve Miami’nin arasına sıkışmış, çoğu blog’da hakkında pek bir şey bulamayacağınız, Trump’lar, Kennedy’ler gibi Amerika’nın en varlıklı ailelerinin evinin bulunduğu, bu ailelerin genelde kışlarını geçirdiği adından da anlayacağınız üzere palmiye ağaçlarıyla dolu küçük, güzeller güzeli bir sahil şehri, Palm Beach.
Muhtemelen anca Miami’ye gitmişken ‘Aa öyle de bir yer varmış, ayıp olmasın bir uğrayalım.’ ya da ‘Orlando’dan Miami’ye inerken yol üstünde mola verelim.’ diyeceğiniz ama aslında zaman geçirmeyerek çok pişman olacağınız bir yer burası. Hakkında pek bir şey duymamış olmanızın sebebi turistik olmaması, turistik olmamasının sebebi ise yerlilerince öyle istenmesi. İşte burayı güzel ve özel yapan tam da bu sebep. Hiçbir zaman tıklım tıkış olmuyor, Bahar Tatili/Spring Break zamanı etrafta alkol komasına girip yerlerde kusmukları arasında sürünen çoluk çocuk dolmuyor, iyi restaurantlarda yemek yiyebilmek için 3 saat sıra beklemiyorsunuz. Popülasyon yaz dönemi 9bin, kış dönemi ise 25bin kişi civarı.
Ama tabii ki her güzelin bir kusuru var. Buranınki ise ‘has beyaz Amerikalı‘ dolu olması ve bunların yaş ortalamasının 60 ila 70 arasında değişiklik göstermesi. Tahmin edeceğiniz üzere hayat yavaş akıyor; ama dinlenme amaçlı bir tatildeyseniz pek sakıncası yok, benim gibi uzun süreli kalmanız gerekiyorsa arada sıkıntıdan ortadan ikiye yarılacak gibi hissedeceğiniz zamanlar olacaktır. Onu da bilin, gerçi sonra geçiyor.
Palm Beach’te yaşayan ‘has beyaz Amerikalı’ örnek profilini anlamak isterseniz; görseniz saray zannedeceğiniz evinden çıkıp kırmızı ojeli beyaz parmaklarını Bentley’inin direksiyonunda gezdiren, Louis Vuitton çantasıyla Rolex’ e girip 2-3 parça alıp köşedeki kafede Martinisini yudumlayıp kırmızı rujunu tazeleyen Ralph Lauren kataloğundan fırlayıp aramıza düşmüş görüntüsüyle 60 yaşlarında bir kadın hayal edin. Hah, işte o gerçek bir Palm Beach kadını! Yanlış anlaşılmasın bunu sevmiyor değilim, kaç yaşında olursa olsun bakımlı, hayat enerjisiyle dolup taşan insanlara hep hayranım; ancak problem tek çeşitlilik. Yani bu salon kadını bir köşede olsun, ama diğer köşede de kaykay yapıp sokakta müzik çalan saçları dağınık muzur çocuk olsun. Ama yok. LA’e ait en sevdiğim o eklektik çok çeşitlilik hali ne yazık ki burada yok. Ancak eminim ki bunu da çok sevecek bir sürü insan vardır.
Ne zaman gelmeli?
Buranın sezonu tüm Güney Florida’da olduğu gibi kış mevsimi zamanı. Kuru olduğu bir mevsim yok, ama genel olarak hep sıcak, 20 derecenin altına düştüğü pek görülmemiş. 19 olunca kar yağacak zannediliyor. İklim tropik yağmur ormanları iklimi. Fön çekmek nedir unutturacak kadar nemli. Hava günlük güneşlik diye salına salına yürürken siz ne olduğunu anlayamadan saniyeler içinde göbek deliğinizin içine kadar ıslanmanız olası. Kısmen daha kuru olarak kabul edebileceğimiz ve daha katlanılabilir sıcak olduğu dönem Kasım-Nisan arası. İklime bağlı olarak her yerin yemyeşil ve çok güzel olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim.
Ne yapmalı?
-Flagler Museum ve Norton Museum of Art’ta sanat ve tarih gezisine çıkmalı.
-Şehir merkezi/Downtown’un her bir köşesinde rastlayacağınız duvar resimlerini birer birer keşfetmeli.
-Adanın her yerini bisikletle dolaşıp Amerika’nın en pahalı malikanelerine bakakalmalı.
-Palmiye ve su görülen her yerde manzaraya dalıp hayal kurmalı.
-Amerika’nın en lüks caddelerinden Worth Avenue’da alışveriş yapmalı, yapamasanız da aylak aylak dolaşmalı.
-Palm Beach’in kuruluş sebebi, bölgedeki en büyük işveren ve otel olan The Breakers’ın her bir deliğine girip çıkmalı.
-Bulunan her sahilde yatmalı; kuma, suya, güneşe doymalı.
-Sezon boyunca Cuma günleri Dresaj, Cumartesi günleri Equestrian, Pazar günleri ise Polo maçı izlemeli.
-Lion Country Safari’de kendi arabanızla safariye çıkmalı.
-Lake Worth Street Painting Festival’de yerel sanatçıların sadece tebeşir kullanarak yaptığı sokak resimlerini görüp şok olmalı.
-Perşembe akşamları Waterfront alanındaki ücretsiz konserlere gitmeli.
-Palm Beach International Boat Show’da yatlara bakıp iç çekmeli.
-Cavallino Classic Ferrari Show’a gidip milyoner olma hayali kurmalı.
-Renaissance Festivali’nde kostümler giyip Rönesans yolculuğuna çıkmalı.
-Bethesda by the Sea Kilisesi’ne gidip ağız açık tavana bakmalı.
-Cleamatis Street’teki barlarda, resturantlarda oturmalı, gelen geçeni seyretmeli.
NOT: Tüm festival ve show’ların tarihlerine gelmeden önce mutlaka bakın. Hepsi her sene farklı tarihlerde düzenleniyor, sonra ‘Hani, nerde?’ demeyin.
Ne yiyip ne içmeli?
-The Breakers’in içindeki HMF Bar’da spesiyal kokteylerden içmeli.
-DuneDeck Cafe’de Shrimp Taco yiyip Bloody Mary içmeli.
-Amici Market’te İtalyan şarküteri alışverişi yapıp şehrin en iyi burgerini yemeli.
-Le Rendez-Vous’da Soğan Çorbasıyla Steak Tartare yiyip Fransız şarabı içmeli. Diğer tüm kokteyller de gönül rahatlığıyla denenmeli.
-Trevini’de İtalyan mutfağından her ne seviyorsanız onu yemeli.
-Hullabaloo’da Pazartesi akşamları Whiskey Wasps grubunun canlı dinletisiyle Zucchini Fries yiyip IPA içmeli.
-Poutine Dog’da hotdog yiyip lokal bira içmeli.
-Cha-cha Japanese Cafe’de Sho-yu Cha-Cha Men yemeli.
-O’Shea’s Irish Pub’da bira içmeli.
-Kabuki’de sushiye doymalı. Özellikle 3’ten 7’ye Happy Hour kaçırılmamalı.
-Türk mutfağı özlendiyse Mediterranean Kebob House’da lahmacun yemeli.
-Avocado Grill’de Pazar brunch’ına gidip partiye kalmalı.
-Anita’s’da Florida’nın en iyi taco’larını mideye indirmeli.
-Sloan’s’da dondurma hüptürmeli.
-Taste of India’da Chicken Tikka Masala yemeli.
- Mediterranean Market & Deli’den eve market alışverişi yapıp shawarma yemeli.
-Camelot’ta Pazar akşamları bir şeyler içip Drag Queen Show’ları izlemeli.
İşte size Palm Beach’i anlamanıza yetecek kadar ve başka hiçbir yerde bulamayacağınız hap bilgi. İşinize yarar umarım. Miami, Key West ve Bahamalar yazıları da yolda, geliyor. Bir sonrakine kadar seyahatle kalın!